30 Aralık 2022 Cuma

Şubat 2022

 

3 Şubat 2022

 

Biliyor musunuz, önceki gün, dün, bugün, sığınma talebiyle, daha iyi bir yaşam umuduyla yollara koyulmuş kaç insan donarak öldü. Belki haberlerde ya da sosyal medyada denk gelmişsinizdir...

Ve fakat biliyor musunuz ki anayasasının ilk maddesi "insan onuru dokunulmazdır" olan Almanya'da bu haberlere ana akım yayınlarında hiç yer verilmedi... Çünkü dünkü haberlerdeki en mühim konu; Nükleer enerjinin aslında iklim dostu olduğu idi...

Kaç kişi gerçekten insanlık onuru ve insanca yaşama kavramlarının anlamını biliyor ve bunun kişisel bir ayrıcalık olmaması gerektiğinin farkında?

D.K.

 



8 Şubat 2022

 

Sebep-Sonuç ilişkisi kurmuyor sanki artık kimse. Ne neyi, neden, niçin sevdiğini hatırlıyor ne de neye, neden, niçin öfkelendiğini.

D.K.

 

 


9 Şubat 2022

 

Herkesin bir affedemediği vardır!..

                D.K.

 

Kadın mücadelesini düşünürken ben bazı görüşlerden, babamın kızı, kardeşimin ablası, abimin kardeşi, çocuklarımın annesi, dostlarımın kıymetlisi olarak ayrılırım. Yani her erkeğe tu kaka diye bakmam. Kadının önünde ya da arkasında değil de yanında duran, yanında yürüyen erkekleri severim. Ve onlarla, onların desteği ile bir gün haklı mücadelemizi kazanacağımızı düşünürüm. Ki kadınların haklı mücadelesine taş koyan kadın sayısı da az değildir.

D.K.

 


11 Şubat 2022

 

Bazen sevip çok özlediklerimize, sevdiğimizi ve çok özlediğimizi söyleyebilmemizin önünde engeller vardır. Bazen yollar bazen sınırlar bazen zaman ve tarih bazen de duvarlar. O duvarlar kimi zaman taştır, serttir, aşılması, geçilmesi mümkün değildir. Ama bazen de şeffaftır o duvarlar, cam gibi, buz gibi, görünmez ama bilinir orada olduğu. Bu şeffaflık ve görünmezlik daha da aşılmaz yapar o duvarı, o duvarları. Belki de engellerin en büyüğü odur. Çünkü ne mesafe ne zaman içerir.

D.K.

 


11 Şubat 2022

 

Halil Falyalı… Tabutun bayrağa sarılmış olması konuşuluyor ya hararetle; gram umurumda değil!

Taybet İnan’ın cansız bedeninin günlerce yol ortasında kalması ne Cemile Çağırga’nın buzlukta bekletilmesi, din, bayrak ardına sığınanları eleştirenlerin zihnini, bir mafya mensubunun bayrağa sarılan tabutu kadar meşgul etmedi…

Taybet anayı, Cemile’yi getiriyor belleğim bayrağa sarılı tabut fotoğrafı yerine göz önüme.…

Ve merak ediyorum; din, bayrak ardına sığınanları eleştirenler, bu yorumlarıyla kendilerinin de eleştirdiklerinden çok farklı bir noktada durmadıklarını ifade etmiş olmuyorlar mı?

D.K.

 

 

 

Yalnızlık insanın bekleme halini arttırıyor…

D.K.

 


12 Şubat 2022

 

Sayın Kılıçdaroğlu,

İnsanlar değişebilir. Geçmişte yaptıkları hatalardan pişman olup onu düzeltmek için çabalayabilir. Bunu biliyorum. Bir kere suçlu her zaman suçlu demek değildir. Bir kere yanlış hep yanlış olmadığı gibi.

Ancak ben o masaya ve masadakilere bakınca; bir kerede kalmamış hataları, bir kerede kalmamış yanlışları görüyorum. Tıpkı, çocuklara ve gençlere, aydınlık bir gelecek göremediğim gibi.

“Ne olursa olsun şimdiden iyidir” diyecekler olacaktır. Zira içlerine o kadar işlenmiştir ki ‘kötünün iyisi’ düsturu ve ‘buna da şükür’ genelgeçeri; aynı coğrafyada, aynı hayatı, aynı naçar hali yaşamanın kader olduğuna inanmak, birbirlerini anlamaktan, dinlemekten daha kolay gelmiştir ve bir arada durmayı kaderine razı gelenlerin kabullenişlerinden tanımıştır çoğu.

Hele ki son yıllarda, ne zaman, isyan etmek için bir araya gelse küçük topluluklar, sesleri duymak istemeyenlerin ve de başkalarının duymasından korkanların zorbalığıyla karşılaşmış, terörist, hain, suçlu ilan edilmiş, özgürlüklerinden menedilmişlerdir.

Bu nedenle, CHP, halen Türkiye’nin en büyük muhalefet partisi konumundayken ve attığı her adım, alacağı her karar daha da ehemmiyet kazanmışken, halka bir kez daha “kötünün iyisi”, “buna da şükür” dedirtmemek, kaderine boyun eğdirmemek adına büyük sorumluluk sahibidir.

“Ne olursa olsun şimdiden iyidir” diyecekler olacaktır, demiştim. Hatta belki siz de öyle düşünüyorsunuz. Ancak unutmamak gerekir ki; ne olursa olsun, asla bir çözüm değildir ve yurttaş bunu hak etmemektedir.

Hem ‘ne olursa olsun’ zeminine kurulmuş bir yapının sağlamlığı da oldukça şüpheli olmakla beraber, ‘denendi ancak başarılı olmadı’ mantığıyla şimdiki karanlıktan daha zifiri bir karanlığı geri çağırmanın kapısını da aralayacak hem de yaşamak ile hayatta kalmanın ayrımına varamayacak hale gelmiş halk, hepten iyiye, güzele, güvene ve umuda kapısını kapatacaktır.

CHP’ye olmasa da oy kullanan ve kalbi solda atan bir yurttaş olarak, bu naçizane görüşüm üzerinde düşünmenizi rica ederim.

Saygılarımla,

D.K.

12 Şubat 2022 22:50

 


14 Şubat 2022

 

Erkan Baş’ın sesi umut dolu yükseliyor. Ancak yine de meraktan kendimi alamıyorum. Şu an halka umut olan bu gür sesin arkasında, o gür sesin söylediğini gerçekleştirecek planlar da var mı?

D.K.

 


16 Şubat 2022

 

Söyleyecek çok şeyi olup hiçbir şey söylemeyen, dolu bakan insanlar ve söyleyecek hiçbir şeyi olmadan çok şey söyleyen, boş konuşan insanlar.

D.K.

 


17 Şubat 2022

 

Sosyal Medyada akışa bakıyorum, tek bir şarkı dönüyor. Merak edip dinliyorum. Derken; sözlere bakıyorum, nereye çeksen gider. Klibe bakıyorum, pandemiye illallah ağır basıyor. İnsanlarda coşkuya bakıyorum, ümit nerden yeşerirse çiçek oradan açar coşkusunda...

Kendime bakıyorum ve kızıyorum, “uyumsuz, huysuz, olumsuz mızmız, yine içinde tutamadın serzenişini” diyerek...

*’bakıyorum’ ların tekrarı bilinçli. Bezginliğe vurgu. İlk hali, derken; sözlere dikkat ediyorum, klibi izliyorum, insanlardaki coşkuyu fark ediyorum, şeklinde idi... Ancak bu hissettiğim bezginliği serzeniş dökemeyecek kadar düzgün geldi gözüme...

Neyse, öyle işte...

D.K.

22:18

 

 

20 Şubat 2022

 

Öyle dağınık ki içim; döksem bir daha toplayamam gibi geliyor.

D.K.

 


22 Şubat 2022

 

22.02.2022

 

Georges Perec’in, ilk harfinden son harfine ve son harfinden ilk harfine, toplam 1247 kelimeden oluşan ve 1969 yılında yazdığı mektup, bilinen en uzun, anlamlı(?) palindrom metindir.

(Muhtemel palindroma ilgi duyan herkesin bildiği ve yeni olmayan bir bilgi, yine de yazmak istedim.)

Joseph Haydn’ın 47. Senfonisi, Palindrom Senfoni olarak anılır. 3. Bölüm, Menuet al Roverso’da notalar palindromdur. Ancak Haydn’ın bunu amaçlamadığı, homofonik Menuet ve Trio’da bunun olağanlığı yönünde açıklaması olduğu rivayet edilir.

Nitekim, Guillaume de Machault, Paul Hindemith, Anton Webern ve Igor Stravinsky gibi birçok bestecinin çalışmalarında da palindroma rastlanır.

 

D.K.

22.02.2022 22:22

 


25 Şubat 2022

 

Savaşa hayır demek, her şartta barıştan yana olmak, bir meziyet değil olması elzem insanlık vasfıdır.

Bu olağan talep üzerinde dahi ifritleşip şirretleşmek barışın asırlardır niye sağlanamadığının göstergesidir.

Savaşın tarafı da haklılığı da yoktur, olamaz.

21:20

 

Koruma içgüdüsüyle üstü açılmış mı diye baktığımız çocuklarımız gibi sevip korumak gerekir barışı... Çünkü barışın korunmaması demek, çocuklarımızın artık korunaklı olmadıkları anlamına gelir...

23:18

Belki babasız belki annesiz belki kolsuz, bacaksız belki lal, sağır, kör... Ama mutlaka ve illa eksik... Çocukluğu yok edilmiş bir yaşam... Sadece hayatta kalabilmişliktir çocuklara savaştan geri kalan...

Savaşın tarafı da haklılığı da yoktur, olamaz... Savaşın kazananı da yoktur... Hele ki barış, savaşın kazanımı asla değildir... Barış, yok etmemek, öldürmemek, ölmemek yani savaşmamak değildir sadece... Barış, bunların hiçbirinin düşünülmek zorunda olmadığı hayatın tanımıdır...

Barış, aynı göğün altında eşit hak ve şartlarda yaşayan, gülen, koşan, oynayan çocuklardır...

23:19

 


26 Şubat 2022

 

Ama’sını fakat’ını şöyle olsaydı böyle olmazdı’sını aramak; her suçta olduğu gibi savaşta da suça ortaklıktır...

D.K.

 


27 Şubat 2022

 

Kardeş soruyor; hatırlıyor musun, "eskiden 90'lara dönsek orada kalsak" derdik…

Ben demezdim, ben 70'lerde hatta daha da eskisinde yaşamak isterdim ama bu ayrıntıyı şu an söylemeyi gereksiz bulduğum için; gülümseyerek, artık demiyor muyuz, diye soruyorum…

Derin bir nefes alıp; 2019'a razı hale geldim ben, diyor…

Derin bir nefes alıp susuyorum...

D.K.

12:42

 

Rusya’yı sosyalist bir devlet sanan ne çok savaş sevici varmış bunu da öğrendik bu berbat ve bedbaht vesileyle...

Haklı haksız tartışmaları yapanlar, şöyle olsaydı böyle olmazcılar, yorumlarına bolca ama ve fakat serpiştirenler, kendilerini ne sanıyor gerçekten merak ediyorum...

Savaş gerçek, illüzyon ya da oyun değil...

 

Sadece dün, bugün değil, yıllardır, asırlardır gerçek...

Savaş suçtur, cinayettir. İnsanlar ölür, hayatlar bölünür, parçalanır, yok olur...

Savaş gerçek, hem de iyi tek bir yanı olmadığı gibi telafisi de olmayan bir gerçek...

D.K.

15:28

 

Pollyannacılık yapıp iyiyim demeyeceğim tıpkı Dünya’da tüm dengeler alt üst olmuşken hodbinlik edip kötüyüm demeyeceğim gibi... Hayat devam ediyor... Ve bir yerinde duruyorum, biraz sallanarak ama düşmeden...

 D.K.