Faşizmin milliyeti olmaz.
Faşizmi, Türk'e Kürt'e Laz'a Çerkes'e ayırmadan karşı durmak gerek. Zaten karşı dururken ayrıştırıyorsan, faşizme olan yaklaşımın "ırkçı değilim ama..." düzeyindedir.
Ahmet Şık'ın videosunun öncesini sonrasını bilmiyorum hatta orada olanlar dışında kimse bilmiyor.
Ahmet Şık'ı ne savunacağım ne de yargılayacağım, bu benim işim değil.
Lakin, kimse de Halkların Demokratik Partisinin içinde (Halkların altını çiziyorum) Kürt milliyetçiliğinin olmadığını savunmasın. HDP'nin hem parti tabanı hem de seçmeni arasında mevcuttur Kürt milliyetçiliği.
Videoda bir cümle kurmuş Ahmet Şık "Selahattin’i çıkar HDP’den, ortada HDP kalmıyor." Ahmet Şık'ın bu cümlesindeki niyeti bilmiyorum. Lakin aynı cümleyi ben de kurabilirim, ki benzerini kıymetlimle ikili sohbetimiz esnasında kurdum.
Tam olarak şöyle demiştim: "Selahattin Demirtaş eksikliği parti tabanında çok hissediliyor. Demirtaş, tutsaklığında dahi partiden daha çok varlığını hissettirdi halka. Çünkü gerçekte, HDP, halka 6-7 yıl öncesi kadar iyi ulaşamıyor. HDP'nin sabit seçmeni haricinde geçmiş seçimde HDP'ye oy vermiş olanlar arasında şu an azımsanmayacak sayıda insan TİP'e yöneldi."
Bana bu cümleyi kurduran HDP'nin kendi içindeki tutarsız davranışları ve Kürt olmayan seçmenine yaklaşımı oldu.
Unutulmamalı ki Selahattin Demirtaş'ın tutsaklığı devam ediyor. Ve Demirtaş, bu tutsaklığı esnasında, ailesinden, dostlarından, mesleğinden uzaklaştırılmış haldeyken (bile) hep birleştirici, barışçıl oldu. Tutsaklığının öncesinde de tutsaklığı esnasında da sözünü esirgemedi ve söylediklerinin ardında durdu.
Demirtaş asla "bildiklerimizi anlatırsak" cümlesini kurmadı. Çünkü Demirtaş, varsayımla konuşmaz, söyleyeceği varsa dolandırmadan, tehdit etmeden söyler. Kaldı ki neyin hesabı yapılmıştı da "bildiklerimizi anlatırsak", "beklediğimiz şeyler var, anlatacağız bildiklerimizi" cümlesi kuruldu ve sonrasında -ülkece girdiğimiz çıkmazdan kurtulmaya çalışırken, arkası yarın fragmanlarından bıkmışken- ne oldu da susuldu.
Demirtaş asla başka halklardan insanların da olduğu bir ortamda ısrarla sadece Kürtçe konuşmadı ve asla "Kürtçe bizim ana dilimiz ve HDP bir Kürt partisidir, o yüzden Kürtçe konuşacağız" demedi. Kürtçe ana dildir. Ana dil haktır. Lakin ana dili Kürtçe olmayanların yanında herkesin anlayacağı bir dilde konuşmak yapıcıdır, adildir, eşitlikten, barıştan, kardeşlikten yana duruşun ifadesidir.
Demirtaş asla "HDP'nin Türk (eş) başkanı olamaz, biz mecliste Kürt halkını temsil ediyoruz" demedi. Demirtaş her zaman halkların kardeşliğine vurgu yaptı.
Demirtaş, HDP'nin kendi içinde yaşadığı sorunları asla dışarı, basına, fesata malzeme etmedi.
Demirtaş hem HDP'nin içinde dengeyi korudu hem halkları kalbindeki yerini.
Tekrar Ahmet Şık'a dönecek olursam; Ahmet Şık'ın o kısacık videodaki sözleri ve dahi sonrasındaki iki satırlık özür twitine söyleyecek fazla sözüm yok. Ancak dünden bu yana, Ahmet Şık, Kürtlere "faşist" dedi, minvalinde -büyük- tartışmalara neden olan "Bu ülkenin Türk faşisti var bir de Kürt faşistiyle uğraşamam" cümlesinden ne 'Türklerin tamamı faşisttir' ne de 'Kürtlerin tamamı faşisttir' anlamını çıkarılamaz. Gel gör ki; ben bu cümleyi, faşizmle her anlamda, milliyet ayırmadan uğraşmayacaksan; mecliste beni temsil edemezsin, diye karşılarım.