Almanya'da Corona -koruma- önlemleri artık tamamen sonlandı ve üç yılın ardından Almanya'da Paskalya tatili süresince bunun kutlamaları yapıldı. Peki, her şey yolunda ve pandeminin izleri tamamen hayatımızdan çıktı mı?
Tabii
ki bu sorulara cevap bulmak o kadar basit değil. 
Pandemi
süresinde milyonlarca insan, kendilerinden geriye, sevenlerine büyük üzüntüler,
bilime ve siyasete de yüzlerce soru bırakarak hayatını kaybetti.
Bu
yaşanan öyle bir süreçti ki neredeyse iz bırakmadığı kimse kalmadı. Kimilerinin 
fiziksel ya da ruhsal sağlığında kaldı bu izler kimilerinin  ekonomik
durumunda. Öyle ki virüsle birebir teması olmayanlar dahi etkilendi.
Ve
pandemi aslında çok önemli bir sorunu hatırlattı; Almanya'nın sağlık sistemi
tıpkı dünyadaki bir çok ülke gibi böylesi büyük bir sağlık sorununa hazır
değilmiş. Bu sorun, sağlık sistemine yeni bir bakış gelmesi gerekliliğini
ortaya koydu. Mesele, suçlu aramaya indirgenmeden yüzleşmeyi gerektiriyor.
Çünkü pandemi, halk sağlığı sektöründe hem tıbbi hem siyasi büyük açıklar
olduğunu açıkça ortaya koydu. 
Almanya,
salgını ilk süreçte iyi yürütse de pandemiye eşlik eden siyasi tedbirlerde
çözümlemeye dair hızlı karar alma yönünde eksiklikler yaşadı. Ayrıca; Gizlilik
politikası (DSGVO-EU-2016/679) veri koruma yasası gereği, bilimsel
araştırmaların bürokratik engellere takılması nedeniyle; enfeksiyonlar, aşılar
veya bağışıklık durumu hakkında nüfus çalışmaları -doğru- yapılamadı. Bu
sebeple Almanya'da alınan çoğu bilimsel kararlar, İsrail ve Büyük Britanya'dan
gelen veriler doğrultusunda alındı.
Eyaletler
arasında uyumsuz bir politika izlendi. Pandemide alınan kararların topluma
yansıması Federal boyutta olmayınca halkta pandeminin etkisini algılama
sorunları yaşandı. Eyaletler kendi aralarında açık verileri dahi paylaşırken
iletişim sorunları yaşadı ya da birbirlerinden bilgi gizledi. Örneğin; atık su
izleme ülke çapında yapıldığı ve bilim insanları bu sayede patojenleri
belirleyip daha hızlı çözüm üretebileceklerini belirttikleri halde doğru ve eş
zamanlı veri akışı sağlanamadı.
Yine
eyaletler arasında yaşanan politik uyumsuzluklar nedeniyle hastaneler triyaj
sınırına gelmeden karşılıklı yardımlaşma olmadı.
Halk
arasında, belirsizlik ve yetersiz bilgilendirilme zaman zaman dezenformasyonu
arttırdı. 2020 başında kurulan, Ulusal Sağlık Portalı'nın yaratmaya çalıştığı
farkındalık zayıftı (hala da öyle) ve Federal Sağlık Eğitimi Merkezi (BZgA)
salgın döneminde ortadan kayboldu. Bunun nedeni, Federal Sağlık Bakanlığı'nın
kampanyaları bizzat Ulusal Sağlık Portalı'na aktaracağını belirtmesiydi.
Dönemin muhalefet, günümüzün koalisyon ortağı olan partiler, BZgA'nın
birleştirileceği bir Halk Sağlığı Enstitüsü kurulması talebinde bulunmuşlar,
kabul ettirememişlerdi. Kendilerininse şu ana kadar bu konuda mevcut
çalışmaları yok. Oysa iklim krizinin Dünya genelinde yaratacağı değişiklikler
etkisiyle yeni pandemilerin de olabileceği düşünülüp bu konuyu Covid-19
pandemisinin ötesine taşıyıp ön hazırlık yapmaları halk sağlığı için önemli bir
adım olabilirdi.
Pandemi, -Almanya'da tıpkı Türkiye ve diğer bir çok ülkede olduğu gibi- sağlık çalışanlarının ne kadar özverili olduğunu gösterdi. Almanya'da pandemi
süresince hayatını kaybeden sağlık çalışanları için sadece lokal boyutta anma
yapıldı. Hayatını kaydebenler, ülke çapında adlandırılıp anılmadı. Ayrıca her
kademeden birçok sağlık çalışanı ya sağlık sorunu ya da stres nedeniyle işini
bıraktı. Özellikle uzman hekim sorunu yaşanan bir ülkede, bu konu acilen ele
alınmalıyken; mevcut koalisyon hükümeti sağlık çalışanlarının sorunlarına çözüm
üretme görevini Federal Maliye Bakanlığı'na bıraktı ve insan sağlığının Maliye
Bakanlığı'na teslim edilmesi başlı başına yanlışken Maliye Bakanlığı'nın bu
konuda bütçe ayıramayacak olmasını açıklaması tam bir felakettir. Üstelik
mevcut Federal Maliye Bakanlığı, acil durumlarda maskeler ve ilaçlar için
ulusal bir sağlık koruma rezervinin oluşturulmasını bütçe yetersizliği
gerekçesiyle durdurmuştur. Öyle ki ülke, altı ayı aşkın süredir en acil
ilaçlara ulaşma sorunu yaşıyor. Eczaneler çoğu ilacı satamaz hale geldi, birçok
hastanenin rezervinde en basit ilaçlar bulunmuyor. Şu an yeni bir salgın olsa,
hastaneler sağlık çalışanları nedeniyle yeterli bilgiye sahip olsa da yeterli
donanıma sahip olmayabilir.
Son
olarak; sağlık sisteminin pandemi sonrasında öncesinden iyi bir durumda
olduğunu söylemek maalesef mümkün değil. Maddi ve manevi vasıf topluca gözden
geçirilmeli, veri alışverişleri şeffaf ve hızlı olmalı, sağlık çalışanlarına
hak ettikleri değer madden ve manen verilmeli. Ve Covid-19 geride kalmış gibi
görünse de; post covid, long covid, post vac gibi gerçekler yok sayılmamalı,
veri toplanmasının önündeki bürokratik engel kaldırılmalıdır. Her anlamda
pandemi bitmiş bir daha asla olmazmış gibi rehavete kapılmadan çalışmalara
devam edilmeli ki iklim krizinin çıkarımı olabilecek yeni bir pandemi kimseye
sürpriz olmasın..