Ben de çoğu zaman çenemi tutamıyorum, bu doğru. Fikirdaşlarım "susma, söyle" derken, diğerleri "kapa çeneni" diyor. İkisi de kendince haklı!
Yurt dışında yaşayanların oy kullanma hakkının olup olmaması ise çok tartışılan bir konu. Aslında yurt dışı temsilciliklerinde oy kullanma tam anlamıyla 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimiyle başladı, öncesinde TC vatandaşı seçmen sadece sınır kapılarında oy kullanabiliyordu ki o seçimlere de katılım az oluyordu. Akp'nin 2002 yılından beri iktidarda olduğunu düşününce, bu uzun süreli iktidar oluşlarında yurt dışında yaşayanlardan çok, yurtta yaşayıp sandığa gitmemeyi tercih edenlerin payı vardır. Yani şu an yurt dışı sandıklarından, özellikle Avrupa'da daha çok Akp çıkıyor olsa da bunca yıl Akp'nin iktidarda olmasının sorumlusu yurt dışı seçmeni değildir.
Oy kullanma hakkı, bana, tek oyla da olsa ülke yönetiminde söz hakkı sağlayan bir vatandaşlık görevi olarak göründü yıllarca. Son yıllarda bu düşünceden uzaklaşma sebebim ise yine yurt dışı seçmeninin tavrı oldu. Mantığım sürekli ikametgahı Türkiye dışı olan vatandaşların, Türkiye'de yaşayanların nasıl ve kimler tarafından yönetileceği konusunda söz hakkı olmasını doğru bulmamaya başladı. Lakin, Türkiye'de mevcut yönetimden memnun olmayan büyük bir kesim varken, uzakta olsam da Türkiye'de yaşanan haksız, hukuksuz tutumdan rahatsız olurken ve mevcut yönetimi destekleyenlerin organize bir şekilde dolu otobüslerle sandığa gittiğini bilirken oy kullanmamak ihtimal dahilinde değil benim için.
Hülasa; bilirim, olaylara dışarıdan bakmak ve içinde olmak aynı şey değildir. Hatta eskiler "hariçten gazel okumak" derlerdi.. Oysa hariçte olan ben, kendimi çoğunlukla gazelhanın okuduğuyla değil de; Karacaoğlan'ın kuruyup dökülen, rüzgarda savrulan gazeliyle tasımlarım..
Ve kış bitip bahar gelince, yeniden yapraklanır ağaçlar, olmasalar da artık geçmiş güzde gazel gibi savrulanlar..