14 Temmuz 2024 Pazar

Bugün bana, değer verdiğim biri, geçen yıl Afganistan hakkında okuduğum kitapların ardından yazdığım (*) "Türkiye, Afganistan olur mu?" sorusuyla başlayan yazımı, "1989'da SSCB, Afganistan'dan çekilmese ve 1991'de SSCB dağılmasaydı, Afganistan, bugünkü Afganistan olur muydu? Taliban yine de bu kadar güçlenir miydi?" sorularını sorarak hatırlattı. Soruların ikisi de doğru ve anlamlı sorular. Ve fakat bu sorular beraberinde "SSCB, Afganistan'a hiç müdahale etmeseydi, halkın büyük bir kısmı, komünist yönetim altında dini inançlarının tehlikede olduğunu düşünmese ve komünizmi bir tehdit olarak almasaydı, Mücahitler ve onların hemen ardından Taliban, El Kaide var olabilir miydi? Yüz yıllar boyu, din çatısı altında toplanmış, dini öğretilerle yetişmiş toplumlara, tepeden inme bir yönetim sunmak ne kadar doğrudur?" sorularını da getirmeli. 

Ve hepsinden öte; bugün Afganistan'da yaşananlar, Afganistanlı kadınlara, Afganistanlı kız çocuklarına yaşatılanlar, kısıtlı bilgilerle ve yine tepeden inme yöntemlerle çözülebilir durumda değil. Bugün, herhangi bir Batı ülkesinde yaşayan, modern görünümlü bir Afgan, kılık kıyafetinin içine Taliban zihniyetini saklamış olabilir ve aynı şekilde kılık kıyafeti Taliban zihniyetini yansıttığı düşünülenler aslında Afganistan için modern hayaller kurarken, insani bir yaşam mücadelesi veriyor olabilir. 

Afganistan'daki sorunları, dünü ve bugünü yok sayarak bir anda düzeltmek mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde, halkın inançlarını, halkın fikirlerini yani halkı yok sayarak çözüm üretmek mümkün değil. Çözüm sadece anlamakla mümkün ve geçen yıl yazdığım cümle, benim baktığım noktada geçerliliğini koruyor. Afganistan; dünüyle, bugünüyle iyi anlaşılması gereken bir ülke, sadece okumak, anlamaya yetmeyecek...