8 Şubat 2024 Perşembe

Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürüldüğü ve rejimin değiştiği gerçeğinin unutturulması gerekiyordu. 

19 Ocakta şöyle yazmışım: "Şu ana değin Gaye Erkan haberlerine yasak getirilmemişse Erkan ile ilgili var bir planları. Ya gözden çıkardılar, gönderecekler ya bir şeyler üstüne yıkılacak ya da başka bir amaç için kullanacaklar. Gaye Erkan şu an piyon durumunda. Bekleyelim ve görelim.." 

Gaye Erkan'ın görevden af talebi, görevden ayrılacağı on gündür aşikarken, vekilliğin düşürülmesinden iki gün sonra oldu. 

Özetle; Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi gerçeğinin yerine; herkese konuşacak, klavyeden yeni isyanlar yazmasını sağlayıp oyalayacak problemler üretmek adına, itinayla gündeme, Gaye Erkan'ın affı ve Lütfü Savaş'ın adaylığı sıkıştırıldı. 

Ve başardılar da. Bugün halkın iradesinin gasp edilişinin, seçilmiş bir milletvekilinin vekilliğinin düşürülüşünün sekizinci günü..

Farkında olan var mı?

Sanmam!..

Çünkü gündem hep canlı, cafcaflı, janjanlı. Tam da istedikleri gibi..

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un "Yeni Anayasa Nasıl Yapılır?" isimli makalesinin; "Bunun için Türkiye toplumunun yeni anayasayı asli kurucu iktidar olarak doğrudan yapması, yani siyasal anayasayı ortaya koyması, temsil eksikliğini giderecek bir yöntemle desteklenmesi kaydıyla 2015 Meclisi’nin bunu yasalaştırması, önceki anayasaların referans alınmaması, hukukçuların sadece normları formüle etme sürecinde rol oynaması (teknik asistanlık) sürecin özellikleri olarak öne çıkmalı.

Sonuç olarak Türkiye’nin Anayasası’nın yeni olabilmesi için mevcut hukuk düzeninin kurum ve kurallarından bağımsız yasalaştırılması, sivil olabilmesi için de kurumsal iradelere değil toplumun ihtiyaç ve taleplerini esas alarak toplumsal iradeye dayanması gerekir." cümleleriyle bittiğinin farkında olan var mı?

Sanmam!..

Yine Mehmet Uçum'un "Yeni Anayasa İhtiyacı" isimli makalesinde; "Yeni anayasanın yasalaştırılmasına ilişkin kurallar mevcut pozitif kurallardan tamamen bağımsız olarak TBMM tarafından belirlenmeli ve her durumda halk oylamasıyla yürürlüğe sokulması kararlaştırılmalıdır.", "Nihai olarak Yeni Türkiye’nin yeni anayasası hedefinden asla vazgeçilmemelidir.", "Yeni anayasa mevcut anayasal düzenin kurallarına göre yapılamayacağından Toplumun Meclise verdiği görevin yerine getirilebilmesi için TBMM’nin doğrudan bir karar almasına ihtiyaç var.", "TBMM’nin yeni anayasa sürecine ilişkin alacağı genel kurul kararları Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisinin dışındadır. Çünkü Anayasa Mahkemesi mevcut anayasaya göre kurulmuş ve işleyen bir yargı yeri olup anayasal denetimi de mevcut anayasanın hükümlerine göre yapıyor.", "TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek halk oylamasına sunulan yeni anayasa teklifi halkoyunda kullanılan geçerli oyların yarısından bir fazlasının kabul oyuyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak varlık kazanır ve halk oylamasının kesin sonuçlarının ilanını takip eden gün resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girer." paragraflarının olduğunun farkında olan var mı?

Onu da sanmam!..

Önümüzde yerel seçimler var. Seçimi manipüle etmek için mevcut yönetimin elinde her türlü imkan var. Anayasa değişikliğine giden her yol mübah diyerek; meydan konuşmaları, emre amade basın-yayın organları, son bir kez vaatleri, ayrıştırmanın alasını yaparken herkese eşit mesafedeyiz vaatleri, olmadı çay paketleri, terör saldırıları..

Hayatı, sosyal medyada yem olarak sunulan önceden belirlenmiş gündemlere göre yaşayanların; gerçeklerin, hem de çok büyük bir tehlike teşkil eden gerçeklerin farkında olduğunu -yanılmayı çok istesem de- maalesef hiç mi hiç sanmam!..

Bakalım yarın gündem ne olacak! Zan - Gökçek tartışması, İmamoğlu - Kurum buluşması? Göreceğiz. Anayasa değişikliği olacak hali yok ya!