Ülke freni patlamış şekilde son sürat uçuruma ilerlerken; muhalefet, gidişata müdahale edeceğine kendi iç hesaplaşmalarını gündeme taşıyor.
Bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey mevcut iktidarın kötü olması değil onu yerinden edecek muhalefetin olmamasıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu "Sonuna kadar CHP koltuğunda oturmayacağım. Eğer geçmişinde para pul ilişkileri, lekesi olmayan biri çıkarsa ben de bu görevi bırakacağım." demiş.
Bu açıklama şu mu demek oluyor; CHP içinde geçmişi temiz kimse yoktur?
Kemal Kılıçdaroğlu "10 cephede yara almış bir komutan savaşa devam eder mi? Evet, eder. Etmelidir." demiş.
10 cephede yara almış bir komutan, eğer askerleri ve halk kendisine hala güveniyorsa elbette savaşa devam etmelidir. Aksi takdirde yani güven ilişkisi zedelenmişse komutayı devretmelidir.
Kemal Kılıçdaroğlu "Seçimi kaybettim, bir hafta eşimin yüzüne bakamadım. Kolay mıydı?" demiş.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşine duyduğu sevgi ve saygıyı takdir etmekle beraber; kaybedilen seçim ülkenin geleceğini belirleyecek bir seçimdi, tüm halkları ilgilendiren bir seçim, sadece taraftarını etkileyecek bir spor müsabakası değil.
Kemal Kılıçdaroğlu "Partimin solculuğunu da milliyetçiliğini de vatanseverliğini de tartışmam. Atatürk’ün siyaset masasında aşırı milliyetçiler de vardı aşırı solcular da vardı; muhafazakâr kanaat önderleri de vardı liberal azınlıklar da. Zaten bu masayı kurduğu için, bu masadan bir vatan çıkardığı için Atatürk oldu." demiş.
Hmmm kendini Mustafa Kemal Atatürk ile bir tutan bir tevazu. Peki.
Kemal Kılıçdaroğlu "2024 yerel seçimlerinde 2019 seçimlerinden çok daha iyi bir sonuç alacağız. Kimsenin şüphesi olmasın." demiş.
Şüphe, belirsizlikten oluşan sezgiye dayalı olumsuz düşüncedir, diye açıklamakla yetiniyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu "Bizim parti içinde konuştuğumuz şeylerin bir kısmı tabi ki aramızda kalmalıdır. Ama köşe yazarları üzerinden parti içi meseleler tartıştırılıyor. Ben kimin nereden ne kadar maaş aldığını iyi biliyorum." demiş.
Son yirmi yılda gazetecilik Türkiye'deki en zor mesleklerden biri haline gelmiş durumda. Bir siyasetçi "kimin nereden ne kadar maaş aldığını biliyorum" dediğinde bu zor mesleği icra etmeye çalışan insanları toplu halde suçlamış olur. Kim ne biliyorsa, isimle, rakamla konuşmalı.