9 Temmuz 2025 Çarşamba

Ülkede herkese terörist derken; kelimenin ve hayata etkisinin gerçek anlamının hafifletildiğini hatta anlamını yitirdiğini söylediğimizde de terörist ilan edildik. Bugün ise o günleri yaşıyoruz. 

Türkiye'de halklar bilinçli bir şekilde çok kolay manipüle edilir hale getirildi!

Barış!

İllaki barış!

Lakin kiminle barış?

Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası’nı değiştirmeye çalışanlar, millet, yapılan yolsuzluklarla, adaletsizlikle, yoksullukla uğraşırken, yaşam değil, hayatta kalma mücadelesi verirken amaçlarına yardımcı olacak taraftar bulamadığı ve bulamayacağını bildiği için, yıllardır tu kaka bulduğu sözcükleri (barış, kardeşlik) kullanmaya başladı. 

Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası’nı değiştirmeye çalışanlar, ülkenin doğusunda, güneydoğusunda ve sınırlarında hala hem Türk hem Kürt halklarının evlatları ölürken, şimdi barış ve kardeşlik sözcüklerini kullanmaya başlamışsa bunun tek bir nedeni vardır; diktatörlüğe giden yolda yeni kullanışlı bir kitleye duyulan ihtiyaç.

Ve Kürt kardeşim; sanma ki yeni anayasa sana şimdi var olan anayasadan fazla ayrıcalık sağlayacak. Sanma ki herhangi başka bir rejimde, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nde olduğundan daha fazla vatandaş olacaksın. Sanma ki sen, mevcut hükümetin kullanıldıktan sonra kenara atılacak yeni yae'cileri değilsin!

21 Martta DEM artık benim HADEP'im değildir, yazmıştım!

Cümlemin arkasındayım!

Benim gözümde, mevcut iktidarın yerini sabitleme arzusuyla başlattığı manipülasyona eşlik eden DEM, değil Türkiye'de yaşayan tüm halkların, Kürt halkının bile menfaatini gözetme derdinde değildir. 

Bu şartlar altında sağlanacak şey BARIŞ değil, diktatörlüktür!