10 Kasım 2023 Cuma

Aile büyüklerinizden bir ev miras kalmış olsun ama öyle sıradan bir ev değil, pırıl pırıl, tertemiz, aydınlık, donanımlı bir ev. 

Üstelik bu ev, aile büyükleriniz tarafından bu hale getirilmeden önce her köşesi onarım ve yenileme gerektiren eski, viran bir evmiş.

Siz ise bu ev size miras kaldıktan sonra evin işlerini görsün, aynı güzellikte kalması için bakımını yapsın diye hizmetliler görevlendirmişsiniz. 

Bu hizmetliler, siz evde otururken; evin hem iç hem dış işlerinden sorumluymuş. 

Çünkü bu sorumluluğu onlara siz vermişsiniz ve ne zaman ki işlerini iyi ve doğru yapmamışlar onları işten çıkarıp yerine yenisini getirmişsiniz.

Gerçi, işe yeni başlayacak olan hizmetlileri çoğu zaman siz tek başına seçmezmişsiniz, çünkü mirasçısı olduğunuz aile büyükleri her görüşün fikrinin alınmasından yanaymış, o nedenle, işe alımlarda akrabaydı, komşuydu birçok kişi söz hakkına sahipmiş. 

Derken işe alımlardan birinin ardından, bir grup hizmetli sizin kararlarınızı hiçe sayar olmuş.

Evinizin mobilyalarını teker teker satmaya başlamış, satıştan elde ettiği geliri evin giderleri için değil, kendileri için kullanır olmuş. Siz "ama nasıl olur, aklım almıyor" demekle yetinmişsiniz. 

Sonra aynı hizmetliler evin odalarını teker teker kendi eş, dost, akrabalarına peşkeş çekmeye başlamış, siz yine "ama nasıl olur, aklım almıyor" demişsiniz. 

Evde kendi yaşam alanınız gitgide daralınca ve ev sahibi değil de her an kapı dışarı edilecek bir sığıntı haline geldiğinizde, artık bu hizmetlileri işten çıkartmak lazım demişsiniz, hatta zamanında bu hizmetlileri işe almanıza sebep olanlardan bir kısmı da sizinle hem fikirmiş, gel gör ki, evi kendilerininmiş gibi kullanan hizmetliler ve onların eş, dostları öyle bir çoğunluğa sahipmiş ki, onları işten çıkarmanız mümkün olmamış. Siz bir kez daha "ama nasıl olur, aklım almıyor" demişsiniz.

Nice zaman sonra; evin size miras kaldığı hallerini özlemle anmaya başlamışsınız, mevcut hizmetlilerin göreve gelmesine engel olmayışınızın ya da ilk hatalarında "ama nasıl olur, aklım almıyor" demek yerine işten çıkmaları için yeterince çaba sarf etmediğinizin farkına varıp size evi miras bırakan büyüklerinizin sözlerini hatırınıza getirmişsiniz. 

Siz, artık miras aldığınızdan daha viran halde olan evde, köşeye sinmiş, sığıntı gibi yaşar, doğum günü, ölüm günü, miras günü gibi özel günlerde büyüklerinizin adlarını ve sözlerini zikrederken; büyükleriniz, kim bilir hangi semadan, evin ve sizin halinize bakıp "ama nasıl olur, aklım almıyor" derken; hizmetliler, evin içinde tam ve sonsuz hakimiyetlerini sağlayacak son değişiklikleri yapmaya başlamış..

Nasıl mı?

Cevabı bilmiyorsanız; yukarıdaki metni, bir çocuk öyküsü değilmiş gibi tekrar okuyun, belki bazı yerlerde metafor vardır.