Ben, şu şunu dolandırmış, şu bundan almış ona vermiş haberlerinden, yorumlarından çok bunaldım ama bunaltıdan daha beteri ülkede bu kadar aç çocuk varken telaffuz edilen meblağlar ve bu meblağlarla oynayanları gündemde tutanların oluşturduğu mide bulantısı.
Sosyal medyada birkaç gün "bir öğün yemek" çağrısı yapılıyor, unutuluyor, depremin üzerinden dokuz ay geçti, önümüz kış ve bölgede insanca yaşam imkanı sunan şartlar oluşturulmadığı biliniyor, unutuluyor, her gün toplumsal sebeplere dayalı en az bir fecaat haberi basına yansıyor, unutuluyor.......
Bu kadar da değil, anayasa ihlal ediliyor, hukuk işlemiyor, basın özgürlüğü yok, ülkede hiçbir sistem işlemesi gerektiği gibi işlemiyor, unutuluyor...
Elbette herkesin devam eden bir hayatı var, her an acıyla koyun koyuna yaşamak mümkün değil, nefes almak da gerek. Yine de suni gündemlere bu kadar kaptırmak yerine, hatırlamayı tercih etmekli insan tıpkı suni teneffüsün yaşam için yeterli olmadığını hatırlar gibi. Hatırlamak, unutmamak, unutulmasına, unutturulmasına izin vermemek gerek.
Daha önce de yazmıştım; toplumsal hafıza önemlidir, toplumsal hafızanın hayatı önemi vardır ve tarih tekerrürden ibarettir dediğimiz aslında sadece toplumsal demanstır!..
Hukukun şimdikinden daha iyi işlediği günlerde hesabı sorulmayan her şey bugün misliyle yaşanıyor. Hem de yargı yoluna hiç uğramadan.
Bugün oturdukları koltuklara halkın oyuyla gelenler; tek görevlerinin, halka hizmet etmek olduğunu bilmiyor, bilse de umursamıyor, kralı hatta tanrıyı oynuyorsa, açlık, gelir dağılımındaki uçurum büyüyor, kadın cinayetleri, istismar, taciz, tecavüz, uyuşturucu, silah ve insan ticareti kanunsuzluğun kanunlarıyla korunuyorsa; işte bunda toplumsal demansın payı var mıdır diye sormak gerekmez mi?
Bence gerekir.
Bilirim, bireysel hatırlayış, hiç unutamayış çok yorucu, yıpratıcı bazen de ölümcüldür.
Lakin toplumsal hafıza, o, çok önemlidir. Çünkü, toplumsal demans önce hürriyeti sonra teker teker tüm canlıları öldürür!..
