...günün hayran bırakan ayran diyalogları...
nedoş'un apartmanından;
kadın: "direne direne kazanacağız" diye diye öldürüleceksiniz, hapislerde sürüneceksiniz evladım, hiç insafı yok bunların.
genç: teyze ne hapsinden bahsediyorsun zaten özgür değiliz. hangi ölümden bahsediyorsun, hayatta kalma mücadelesi verirken zaten yaşamıyoruz.
kadın: evladım kendinizi düşünmüyorsanız annelerinizi, babalarınızı düşünün.
genç: sizin kuşak bizi düşündüğünü sanarak sustu, işe yaramadığı ortada, biz yarının çocukları bizim yaşadıklarımızı yaşamasın diye devam edeceğiz direnmeye. belki sizin anladığınız şekilde kazanamayız ama kaybeden de olmayacağız. yarının çocukları bizim gibi "siz sustuğunuz için bu haldeyiz" demeyecekler, mücadele ettiğimizi bilecekler. kim bilir bizim ektiğimiz umudu onlar yeşertecekler, bizim başladığımız mücadeleyi onlar kazanacak.
kadın: dur, bekle. dolapta yoğurt var, ayran çırpayım, iyi geliyormuş gaza.
metin bakkaldan;
müşteri: hangi markaları boykot ediyoruz metin bey.
bakkal metin: espressolab diye bir kafe, d r diye bir kitapçı, yangında ölenlerin sorumluluğunu almayan turizm şirketi ets.
müşteri: onları biliyorum metin bey, ben bakkalda bulunan ürünlerden soruyorum.
bakkal metin: başka bakkalda bulunan ülker ve pınarı zaten yıllardır satmıyorum ben.
müşteri: normal alışveriş yapabilirim o zaman
bakkal metin: yapamazsın. ihtiyacından fazlasını alma. boykot sadece markayla olmaz. genel olarak para trafiğini düşürmek gerek.
müşteri (gülerek): nasıl esnafsınız metin bey, siz de kaybedersiniz.
bakkal metin: hele bir demokrasiyi kurtaralım, hak, hukuk, adalet sağlansın, para kazanılır.
müşteri: bir ekmek bir de yoğurt alayım.
bakkal metin: yoğurt kalmadı. eyleme giden gençler aldı. ayran yapacaklar.