31 Mart 2025 Pazartesi

dört yanlışın bir doğruyu götürdüğünü söylerler de onlarca doğrunun bir yanlışı götüremediğini bilmezler. 


bazı ölüm haberlerinde içimin titreme sebebi; bizzat ölüm haberinden değil de yanlışların yeniden hatırlanışından olması da benim gönlümün yüce olmayışından, benim kötülüğümden olsun..


30 Mart 2025 Pazar

Bayram nedir?

Kim neyi, niçin kutluyor?

Çocuklarının geleceği muamma olan insanların kutlayacak bayramı var mıdır?

Kutlayanların kutsalı nedir?

Tutulan orucun, kılınan namazın kıymeti var mıdır gençlere kıyılırken, gençler kıyılırken?

İkram edilen tatlı, diyeti olabilir mi yaşatılan zulmün? 

Neyin coşkusunu yaşıyorsunuz?

Niye hiç utanmıyorsunuz?

29 Mart 2025 Cumartesi

 ...

Can, Mine, Çiğdem, Tayfun (hem de sağlık koşulları tutukluluğa el vermeyen), Osman, Selçuk, Selahattin, Figen, Ercüment, Yıldız, Ekrem, Emrah, Mahir (hem de sağlık koşulları tutukluluğa el vermeyen), adını bilmediğim yüzlerce genç ve niceleri...

Hiçbiri suçlu değil!

Hepsi siyasi rehine!

...

27 Mart 2025 Perşembe

Biz yıllardır "hak, hukuk, adalet" diyoruz, herkes için, hepimiz için. Yıllar içinde dönem dönem biz "hak, hukuk, adalet" derken susanlar da kendileri haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe maruz kaldıkça "hak, hukuk, adalet" demeye başladı. Onlara da eşlik ettik. Şimdi çocuklarımız "hak, hukuk, adalet" diyor. Onlara da eşlik ediyoruz ve "bu kez kimse susmamalı" diyoruz. Tarih artık öğretmiş olmalı "hak, hukuk, adalet" sadece isteyenlere değil, susanlara, korkanlara, sinenlere yani herkese, hepimize lazım. 

Bu kez susma! Sadece gelecekte çocuklarımızın çocukları da "hak, hukuk, adalet" demek zorunda kalmasın diye değil, "hak, hukuk, adalet" dahi diyemeyecekleri bir gelecekleri olmasın diye.

Bu kez susma!

"Hak, hukuk, adalet" herkes için, hepimiz için, en çok da çocuklarımız için.

26 Mart 2025 Çarşamba

...günün hayran bırakan ayran diyalogları...


nedoş'un apartmanından;

kadın: "direne direne kazanacağız" diye diye öldürüleceksiniz, hapislerde sürüneceksiniz evladım, hiç insafı yok bunların.

genç: teyze ne hapsinden bahsediyorsun zaten özgür değiliz. hangi ölümden bahsediyorsun, hayatta kalma mücadelesi verirken zaten yaşamıyoruz.

kadın: evladım kendinizi düşünmüyorsanız annelerinizi, babalarınızı düşünün.

genç: sizin kuşak bizi düşündüğünü sanarak sustu, işe yaramadığı ortada, biz yarının çocukları bizim yaşadıklarımızı yaşamasın diye devam edeceğiz direnmeye. belki sizin anladığınız şekilde kazanamayız ama kaybeden de olmayacağız. yarının çocukları bizim gibi "siz sustuğunuz için bu haldeyiz" demeyecekler, mücadele ettiğimizi bilecekler. kim bilir bizim ektiğimiz umudu onlar yeşertecekler, bizim başladığımız mücadeleyi onlar kazanacak.

kadın: dur, bekle. dolapta yoğurt var, ayran çırpayım, iyi geliyormuş gaza.


metin bakkaldan;

müşteri: hangi markaları boykot ediyoruz metin bey.

bakkal metin: espressolab diye bir kafe, d r diye bir kitapçı, yangında ölenlerin sorumluluğunu almayan turizm şirketi ets.

müşteri: onları biliyorum metin bey, ben bakkalda bulunan ürünlerden soruyorum. 

bakkal metin: başka bakkalda bulunan ülker ve pınarı zaten yıllardır satmıyorum ben.

müşteri: normal alışveriş yapabilirim o zaman

bakkal metin: yapamazsın. ihtiyacından fazlasını alma. boykot sadece markayla olmaz. genel olarak para trafiğini düşürmek gerek.

müşteri (gülerek): nasıl esnafsınız metin bey, siz de kaybedersiniz.

bakkal metin: hele bir demokrasiyi kurtaralım, hak, hukuk, adalet sağlansın, para kazanılır.

müşteri: bir ekmek bir de yoğurt alayım.

bakkal metin: yoğurt kalmadı. eyleme giden gençler aldı. ayran yapacaklar.


25 Mart 2025 Salı

önce yürüdüm 

sonra koştum

dinmiyor için

dinmiyor

olmamak 

olamamak 

olmaktan daha çok yoruyor

24 Mart 2025 Pazartesi

"Polis de görevini yapıyor!" 

Bu nasıl görev yapma. Ne o polisler ne de o polisleri savununanlar insan değil, olamaz.

Körü körüne biat edenler, yandaşlık ilkesiyle yayın yapanlar, orantısız güçle dövülenler sizin çocuklarınız, onlar sizin de sizin çocuklarınızın da geleceğini savunuyor. Fransa ve\veya ABD polisinin uyguladığı şiddeti dakika dakika yayınlayıp kınadınız, aynı zamanda kuklacınız olan şahınızın bu ülkelerdeki polis şiddetini kınayan sözlerini çevire çevire yayınladınız, kendi ülkenizde, kendi evlatlarınıza yapılanlara -nasıl- böyle sessiz kalıyorsunuz?

Hadi vicdanınız yok, bencil aklınız da mı yok? Bir kişinin sözü ile yaşananları, yaşatılanları görmezden gelirken, ipinizin o kişinin elinde olduğuna ve canı istediğinde o ipi keseceğine hiç mi aymazsınız? 


23 Mart 2025 Pazar

Nöbeti devrettim, eve gidiyorum, kafam cayır cayır!


"Hiçbir dayanağı yok!"

Demirtaş'ın, Kavala'nın var mı? Tayfun'un, Can'ın, Mine'nin, Çiğdem'in ve daha nicelerinin.


"Ön seçim yapılacak!"

Varsın yapılsın. Sandıktan büyük ihtimal ki bu şartlarda galibiyet çıkacak. Bu galibiyet rehavete sürüklemeyecek mi? Halkta var olan direnişi kırmayacak mı? Yeniden "korkuyor, o yüzden" seslerini yükseltmekten ve direnişin dozunu azar azar eksiltmekten başka etkisi olacak mı? Bu rehavet, bu duruma da diğerlerinde olduğu gibi alıştırmayacak mı? Bir süre sonra her şey bir hashtag olarak kalmayacak mı?


Sokaklar şimdi terk edilemez, direniş şimdi hafifleyemez, ülkenin geleceği "oldu bitti"ye getirilemez. Çünkü hukukun işlemediği, haber alma özgürlüğünün yok edildiği yönetimlerde kimsenin yaşam hakkı, kimsenin özgürlüğü koruma altında değildir.


Araya giren; "Onlar Kürtler için bir şey yaptı mı ki biz yapalım?", "Doğu'da pamuk şekeri dağıtıldı." cızırtılara rağmen birleşerek mücadeleye devam etmek gerek. "Özgürlük, Adalet, Barış, Gelecek hepimizin olsun" diyorsak; birleşmekten, bir arada durmaktan, rehavete kapılmadan mücadeleye devam etmekten başka çözüm yok. 


Yarına bırakılan hakkın yarını olmaz!





21 Mart 2025 Cuma

Sabah buradan tek cümleyle, İstanbul merkezine de uzun uzun "DEM artık benim HADEP'im değildir!" yazmıştım.

Satırlarımın bir etkisi oldu mu bilemem elbet, lakin harekete geçilmesine "her şeye rağmen" sevindim.



 DEM artık benim HADEP'im değildir!

20 Mart 2025 Perşembe

Salı sabahı yeniden başlayan hava saldırılarının ardından cuma günü için planlanan saha görevi belirsiz bir tarihe ertelenmişti, şimdi iptali konuşuluyor. Türkiye'de gündem çok farklı olsa da bu konu ve muhtemel arka planı çok önemli olabilir. Şubat başında Trump, Filistinlileri Gazze Şeridi'nden alıp Ürdün, Mısır gibi ülkelere yerleştireceğini, Gazze'yi de yeniden inşa edip turistik bir yer yapacağını, böylece savaşı bitireceğini söylemişti. Netanyahu'nun Trump ile görüşmesinin ardından hava saldırılarının yeniden başlaması ve Fransa hükümetinin, ABD'nin Türkiye'nin de yardımıyla Gazze'yi boşaltmaya çalıştığı yönündeki iddiaları korku verici. 


Komplo teorisi belki, lakin ben "gündem çok farklı" derken, gündem özellikle mi çok farklı bir hale getiriliyor, diye düşünmeden de edemiyorum.

19 Mart 2025 Çarşamba

 ""........." diyen de haindir" demek ise saçmalığın dik alasıdır. Memleket hain dolu olmasa hal bu olur muydu?


"Anayasa değişikliği gelsin" diyen de haindir!

18 Mart 2025 Salı

Büyük çoğunluk farkında ya da değil lakin konu diploma değil. 

Konu -elbette- diploma değil!

"Korktukları için  iptal edildi o diploma" diyen haindir!

Elbette korkuyorlar. Hem korkuyorlar hem korkutuyorlar. Korkuttukları pasifleştikçe, bu pasifliğin verdiği güçle kendi korkuları cüretkar bir hal alıyor, yaptıklarının boyu gitgide büyüyor.

Hayır, korktukları için değil, korkutabildikleri için yapıyorlar tüm yaptıklarını. Yaptıkları hiçbir zaman gerçek bir itirazla karşılaşmayacağı için yapıyorlar, tüm yaptıkları kendilerine kar kaldığından yapıyorlar.

Konu sadece diploma olsa muhalefet partileri tek bir aday gösterip İmamoğlu'nun rüzgarıyla, tıpkı yerel seçimlerde IBB için yürütülen seçim kampanyasında olduğu gibi çalışır ve kendi adayını seçtirir. Sonra da geriye dönük adaletsizlikler düzeltilebilir. Lakin konu diploma değil. Bugün seçim uğruna yapılan usulsüzlük göz önüne alındığında, aday kim olursa olsun, usulüne uygun bir seçim yapılmayacağının da anlaşılır olması gerekir.

Velev ki muhalefetin adayı seçimi kazandı, seçimi tanımıyoruz, seçimi iptal ediyoruz, saraydan çıkmıyoruz, dediler, kim itiraz edecek? Diyelim itiraz edenler bulundu, nereye, kime itiraz edecek, hangi mahkemeye, hangi kanunla?

Türkiye'de artık halkın gerçek oylarıyla, kanuna uygun adil bir seçimle yönetimin değiştirilebileceğine inanmıyorum. Halk bekledikçe ve sustukça hiçbir şeyin olumlu yöne döneceğine inanmıyorum.

Maalesef...

İsrail'in sabaha karşı başlattığı hava saldırısında hayatını kaybedenlerin sayısı dört yüzü geçti. Filistin Kızılayının geçtiği raporda ölenlerin çoğunun çocuk ve kadın olduğu belirtildi. Filistin Kızılayı saldırıların en yoğun olduğu Tel El-Sultan bölgesinde yaralıları çıkartma çalışmalarına devam ediyor ve ölü sayısının artabileceğine dair endişelerini belirtiyor.

17 Mart 2025 Pazartesi

Lüge des Tages;

"Wir stochern nicht in der Vergangenheit herum und wir machen keine Pläne für die Zukunft." 

8 Mart 2025 Cumartesi

Bitmedi kıyımlarınız, doyamadınız kana. Kimini Yahudi diye kimini Alevi diye kimini Kürt diye kimini Arap diye kiminin teni koyu diye kiminin gözü çekik diye kimini kadın diye kimini eşcinsel diye kimini sadece "barış" dedi diye kimini şarkı söyleyip dans etti diye öldürdünüz, öldürüyorsunuz. Nefreti, kini, kibri çok iyi bildiniz de bir sevgiyi bilmediniz, saygı duymayı öğrenemediniz. Yüz yıl bile sürmeyen insan ömrünü milyarlarca yıldır var olan yerkürenin hiçbir yerine sığdıramadınız. Din dediniz, ırk dediniz olmadı toprak dediniz petrol dediniz. Doymadınız, öldürmelere hiç doymadınız. Bir tek siz ve zihniyetiniz ölmedi, öldürdüklerinizin kanıyla beslene beslene büyüdünüz, çoğaldınız. Bitmedi kıyımlarınız, doyamadınız kana.

7 Mart 2025 Cuma

30 yaşındaki bir kadının anneanne olduğu bir dünyada "kadın hakları" varmış gibi kadının bir hakkı varmış gibi yaşıyoruz, yarın da romantik romantik "Dünya kadınlar günü"nü kutlarız.

3 Mart 2025 Pazartesi

Belki de karşı konulmaz bir ihtiyaçla güvenilir siyasetçi aradığımdan, kendimce güvenilir bulduğum siyasetçilerin ağzından çıktığı söylenen cümleleri okurken; bu kadar da tepinmemişsinizdir duygularımızın, inandıklarımızın üzerinde, bu kadar da sıçmamışsınızdır umutlarımızın içine, diye diye isyan ediyorum. Bu kadar da değildir, diyorum. Ne okudum ben, diyorum. Yazıya dökenlerde hata arıyorum, manipülasyon var mıdır, diye sorguluyorum. Okuduğunu anlamayan biri olduğumu farz edip kendi aklımdan şüphe ediyorum. "Zarif"miş... Zarafetinize tüküreyim! "Allah uzun ömür versin"miş... Bizim ömrümüz tükendi!