Bu sabah ayağım bir taşa takıldı, düştüm, dizim kanadı, pantolonum yırtıldı. Düştüğüm yerde oturup pantolonumu paçasından yukarı sıyırıp dizime baktım. İçimdeki çocuk ne kadar gözyaşı biriktirdiyse o kadar akıtmak istiyordu, bense yetişkinliğin verdiği, doğru olanı yapma dürtüsüyle kalkıp yaramı temizleme telaşına düştüm ve içimdeki çocuğun değil, yetişkinin sesini takip ettim.
Yaramı temizlerken aklıma, Erich Kästner ve Robert Lembke'nin -kimse yoluma taş koymamış ve dizim anlık dikkatsizliğim sebep yara almış olsa da- "yoluna konan taşlarla da güzel bir şey ya da bir merdiven inşa edebilirsin" sözleri geldi. Hemen ardından konum ve durum gerçeği ile yüzleşen optimist fikirlerim, plastron misali, buruk bir gülümsemeyi yüzüme yerleştirdi.
Dizime hak ettiği pansumanı yapıp sağlık tesisine doğru yol alırken önünden geçtiğim barakaların bazılarında yılbaşı telaşıyla yapılan hazırlıkları gördüm. Böyle söyleyince, yani yılbaşı telaşı diyince, tipik kent insanının aklına, çam ağacı, hediye paketleri, ışıklar falan gelir herhalde. Oysa benim bahsettiğim hazırlık başka bir şey. Görevli ve gönüllü çalışanların beraberinde getirdiği dış dünya olmasa, bir günü diğer günle aynı geçen, BM verilerine göre, her 102 kişiye 1 musluk düşen bu kampta, su dolu kovalarla yapılan temizlik, ekstradan verilmiş gıda çuvallarıyla hazırlanan yemekler, boş bidonlar, teneke kutular ile yapılmış müzik aletleri eşliğinde doğaçlama icra edilen müzik ve yeni yılı temiz karşılasın diye yaşı küçük olduğu için banyoya götürülmesine gerek görülmemiş, kapı önünde yıkanan ve bundan memnun olmadığı için ağlayan çocuklar.
Ağlayan çocuklar... Oysa ilginçtir ki benim 'dünyanın en büyük açık hava hapishanesi' dediğim ve tarihe 'en büyük mülteci kampı' olarak geçen Kutupalong'ta gülen çocuk sayısı, ağlayan çocuk sayısından fazla. Belki de burada doğmuş, burada büyümüş çocuklar, kampın ötesi bir hayat hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıklarından, çocuk akıllarıyla bunu gerçek hayat olarak kabul edip -ki onların gerçek hayatı bu- çocuk olmanın avantajını sonuna kadar kullanıyorlar. Ne mutlu onlara. Anneleri içinse durum çok farklı..
Aslında zulüm egemen toplumlarda anneler için durum hep faklı. Onlar hep ağlar. Dünyanın neresinde olursa olsun, anne olsun olmasın, hemen her kadın, zulmün hüküm sürdüğü topraklarda çocuklar için ağlar..
Almanya'da sık kullanılan bir mesel var; ister mutluluktan ister hüzünden, döktüğün gözyaşını hatırlıyorsan, ardında bıraktığın yıl, iyi bir yıldır. Çünkü sadece kalbi kararmamışlar gözyaşı döker ve sadece değer vermeyi bilenler hatırlar.
Peki çocuğu aç olduğu için, çocuğu öldürüldüğü için, çocuğunun geleceği olmadığı için ağlayan annelerin kalbi gerçekten de kararmaz mı? Kararma sadece kötülüğü mü ifade eder, belki bu meselde öyledir. Lakin hayat, mesel değil, çoğu kadın için mesele..
Bir yıl daha bitti ve biten yılda; çok çocuk aç kaldı, çok çocuk hastalandı,yaralandı, tedavi imkanından uzak ve ilaçsız kaldı, çok çocuk öğretim hakkından uzak ve dahi kitapsız kaldı, çok çocuk ebeveynsiz, evsiz, yurtsuz kaldı, çok çocuk korunmasız kaldı. Çok çocuk öldü. Çok çocuk açlıktan, soğuktan, tıbbi yetersizlikten, kurşundan ve bombadan öldü. Çok çocuk saf kötülükten öldü. Çok çocuk öldü, öldürüldü..
...
Yeni yılı, güzel sözler, iyi dileklerle karşılama adetim tam olarak ne zaman başladı hatırlamıyorum, muhtemelen kendimi bildim bileli. Ve bir yıl daha bitti. Oysa bugün, yıl biterken, gelen yıl için söyleyecek güzel söz bulamıyorum. Dünyada çok fazla acı var!..
31 Aralık 2024, 15:30, Kutupalong
* Erich Kästner ve Robert Lembke, İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra kurdukları "Die Neue Zeitung"da yayınlanan makalelerinde biraz farklı olarak aynı ifadeye yer verdi. Alıntı daha çok Erich Kästner'in kullandığı haliyle tanındı.
Robert Lembke: "Mit etwas Geschick kann man sich aus den Steinen, die einem in den Weg gelegt werden, eine Treppe bauen."
Erich Kästner: "Auch aus Steinen, die dir in den Weg gelegt werden, kannst du etwas Schönes bauen."
* "Wenn Sie sich an die Tränen erinnern, die Sie vergossen haben, sei es vor Glück oder aus Trauer, ist das Jahr, das Sie hinter sich gelassen haben, ein gutes Jahr. Denn nur diejenigen, deren Herzen nicht verfinstert sind, vergießen Tränen und nur diejenigen, die zu schätzen wissen, erinnern sich."