29 Ağustos 2025 Cuma

Bu sabah bir çocuk bana kardeşini iyileştirmem için şeker verdi. 

Bu sabah bir çocuk bana Fransa yardım paketlerinden çıkan şekerini kardeşini iyileştirmem için verdi.

Bu sabah bir çocuk bana avucunda sımsıkı tuttuğu için jelatininin rengi solmuş şekeri kardeşini iyileştirmem için verdi.

Bu sabah bir çocuk bana çaresizlik nedir hatırlattı.

Bu sabah bir çocuk bana yüce gönüllülük dersi verdi.

Bu sabah bir çocuk bana kardeşini iyileştirmem için şeker verdi. 

Bu sabah bir çocuk bana ölmüş kardeşini iyileştirmem için şeker verdi.

Ben ona hiçbir şey veremedim.

19 Ağustos 2025 Salı

Kondisyon çalışmaları başladı ve evet, tempom azalmış. Dakikada 165 adım yerine 148 adım, kilometre ortalamasında 7'02" yerine 7'18" ve evet nabız kontrolünü de yeniden sağlamam gerek. 

Hımf...



 


17 Ağustos 2025 Pazar

Biz hiç unutmadık, siz unutmadıklarımızı hiç umursamadınız ve hiç utanmadınız!

12 Ağustos 2025 Salı

Balıkesir depreminde sadece(!) bir bina yıkıldı, bir kişi öldü, yirmi dokuz kişi yaralandı diye sevinmek! O sadece bir'in gerçekte çok olduğunu, gerçekte olmaması gerektiğini anlamamak; insan değerinin ne seviyede olduğunun göstergesi değil mi? İnsan değeri, üstünden iki buçuk yıl geçmiş depremin sağ kalanları halen konteynerlerde, çadırlarda  yaşarken, barınaklarında yazın kavurucu sıcağını yaşar ama aslında içlerinde sağanak yağmurların, gelecek kışın korkususuyla kavrulurken, evet, kavrulurken, insan değeri tam olarak nasıl ifade edilir?

Korkusuz bir yaşam ne, bunu bilen kaç kişi var ülkede? Geçim korkusu, işsizlik korkusu, gelecek korkusu, tutuklanma korkusu, kadın olma korkusu, evet, Türkiye'de kadın olmak dahi korkmak için yeterli bir sebep.

Ülkede adalet, eğitim, sağlık, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü sadece esami, karşılığı yok. Hukuk artık adalete değil, kişiye hizmet ediyor, düğmesiz cübbelerin önü ilikleniyor, ülkede suç sayılanlar ve sayılmayanlar değişmiş durumda. Bir söz, hürriyetin kısıtlanmasına hatta elden alınmasına yetiyor. Gerekçesiz tutuklu olan siyasi rehinelere varmadan, sokak röportajlarında söyledikleri için tutuklananlar mesela, üç, dört gün sosyal medyada gündem oluyor sonra, sonrası yok, çünkü gündem değişiyor, değiştiriliyor ve çok büyük bir kitle bu bilinçli gündem değişikliğine herzevekillik ediyor ve gerçek meseleler unutuluyor.

Barış, deniyor mesela, hem de derdi asla barış olmamış kişiler bunu gündeme taşıyorlar. Hem de o kadar başarılı bir şekilde gündeme taşıyorlar ki gerçekten barış isteyenleri dahi birbirlerine düşman edebiliyorlar.
Bir siyasetçinin diploması delilsiz iptal edilirken, ülkede olmayacak yerlere, olmayan diplomalarıyla gelenler günü belirleyip yarını karartıyorlar.

Hukukun doğru işlemediği bir ülkede; şeriat sesleri yükseliyor, linç girişimleri artıyor, idam talepleri dillendiriliyor. Yetişkinlerin adil yargılanmadığı bir ülkede, çocuklar yetişkin gibi yargılansın isteniyor, hem de hiç düşünmeden. Düşünmeden, bir çocuğun doğuştan potansiyel suçlu olmadığını, toplumun, sistemin çocuğu suça sürüklediğini, suçlu kıldığını. Sormadan, çocuklarda son yıllarda artan öfke nöbetlerinin sebebini, artan uyuşturucu kullanımını. Sorgulamadan çocukların uyuşturucuya ve silaha nasıl ve de kolay ulaştığını.

Kadınlar öldürülüyor, ne kadınları öldürenler hak ettiği cezayı alıyor ne de kadınlar öldürülmesin diye toplumsal önlemler alınıyor. Ölen kadınlar suçlu bulunuyor, yaşam tarzlarıyla yargılanıyorlar. Sadece kadınlar değil, küçüğünden büyüğüne, kadınından erkeğine çoğu insan kendinde, bir diğerinin yaşamına müdahale hakkını görüyor. Totaliter bir düzende, doğanın, doğalın renklerinin, seslerinin bütüncül hali yok sayılıyor. Doğa yok ediliyor, hayvanlar öldürülüyor, her yer betonlaşıyor, beraberinde vicdanlar da.

Tüm bunlar yaşanırken, karşı çıkan, "dur" diyen sesler de var elbet, değiştirmeye, düzeltmeye, güzelleştirmeye çalışan. Lakin sesler tek tek, ayrı ayrı yükseliyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bölünerek çoğalmanın tek hücrelilere has olduğunu hiç anlamayan bir sol var. Oysa birleşip ufak nüanslarla ayrılan fikirlerini özgürce tartışabilecekleri bir zemin oluşturmaları mümkün. Sosyal açıdan eşit olan insanların, insana dair farklılıkları anlaması, kabul etmesi çok daha kolaydır.

Çocuklar, derim hep, çocuklar. Sadece işim olduğu için değil, rengine, diline, dinine, yetisine aldırmadan hepsini sevdiğimden. Ve hep derim ki; çok şey var, çocuklardan yeniden öğrenmemiz gereken. Çünkü çocuklar biz onlara aksini öğretmediğimiz sürece; cinsiyet, din, dil, ırk, renk, sınıf ayırmadan sevmeyi biliyor! Ve dünyada sevgi ve saygıdan daha güçlü hiçbir yaptırım yoktur. Aslında sadece hatırlamamız ya da yeniden öğrenmemiz gerekiyor. Ki Balıkesir depreminde sadece(!) bir kişi öldü diye sevinilmesin, bir katil hak ettiği cezayı aldığı için sevinilmesin, haksız yere, fikrini dillendirdi diye tutuklanan biri özgür kaldı diye sevinilmesin. Gerçekleşen umutlara, eşit yaşantılara, gerçek mutluluklara rengarek, cıvıl cıvıl sevinilsin!

10 Ağustos 2025 Pazar

Balıkesir'deki depremi Türkiye kaynaklarından değil de ISAR'dan öğrenmek; deprem olduğunu öğrenmek kadar acı...

Şu ana kadar net bir açıklama gelmedi, ihtiyaç halinde yola çıkacak ekibe kaydımı yaptırdım. 

Umarım buna gerek olmaz.

8 Ağustos 2025 Cuma

Almanya'da; Başbakan Friedrich Merz, Gazze Şeridi'nde kullanılabilecek askeri teçhizatın İsrail'e ihracatını ikinci bir duyuruya kadar askıya alındığını açıkladı.

Bu açıklama, Almanya hükümetinin İsrail devletinin kuruluşundan bu yana aldığı en sert karar ve bu nedenle Almanya için tarihi değeri olan bir karar.

Türkiye'de ise; İletişim Bakanlığı "İnsan hakları ihlalleri ve insani krizlerin daha da derinleşmesine yol açacak olan, İsrail’in Gazze’yi işgal kararını şiddetle kınıyoruz. İsrail'in planları, saldırıları; tüm insanlığı, barış ve istikrarı hedef almaktadır." Muhtemelen, soranlara, "tepki verdik" diyebilmek adına bu açıklamayı yapmış. 

"Tepki vermek" bu eylemin Türkiye'de uzun zamandır karşılığı yok, iktidar da zaten yok, muhalefette etkili hali yok ya halk, tüm yaşananları kanıksamış gibi, dünü umursamayan, yarını yok sayan ama günü de yaşamayan, yaşayamayan halk, ya onlar?

Desem ki; Filistin uzak, o yüzden bu sessizlik. Sanmam. Daha dün, 16 yaşında, okulda olması gereken yaşta bir çocuk, çalıştığı tamirhanede, tamir etmek için altında yattığı tırın hareket etmesi sonucu ezilerek öldü. Üstelik o çocuk, o tamirhanede 8 yıldır çalışıyormuş, ömrünün yarısını çalışarak geçirmek bu olmamalı. 

Kaç kişi düşünür bu çocuğu, kaç kişinin kabusu olur, kaç kişi memlekette açlıktan, iş kazasında, uyuşturucudan ya da bir çocuğa hiç yakışmayacak başka nedenler ölen çocukların yasını tutar? Kaç kişi ismini, isimlerini merak eder.

Mevcut sistem, dün, 16 yaşındaki Emir'i, 8 yıldır çalıştığı tamirhanede öldürdü.

Tepki?


7 Ağustos 2025 Perşembe

Netanyahu, Gazze Şeridi'ni tamamen ele geçirmeyi hedeflediğini kamuoyuna şu sözlerle açıklıyor: "Plan, öncelikle kıyı şeridinin kuzeyindeki Gazze şehrinin ele geçirilmesi. Tahminlere göre, tüm bölgenin kontrolü yaklaşık altı ay sürebilir."

Almanya resmi medya kuruluşları, bu açıklamaya rağmen "ancak" ve "ama" gibi bağlaçlarla durumu yumuşatmak yarışına giriyor. 

Bir soykırımı affettirme çabası başka bir soykırıma göz yummak olmamalı. Almanya artık geçmişi kabul etmek zorunda, Filistin halkına yaşatılanlar Holokost gerçeğini yok kılmayacak!


1 Ağustos 2025 Cuma